Hesionka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hesionka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Spellfair 2013

Etkinliğin üzerinden 1 ay geçti ama daha yeni yazıyorum. Facebook'dan Spellfair etkinliği olacağını duymamız çok geç oldu ama yine de kostümsüz olarak orada bulunmak istemedik. Eldeki malzemelerle bir şeyler hazırladık. Elora'da bizimle geldi, kendisinin minik bir yayı vardı, tam bir cupid gibi etrafta gezdi:)

Elora bizden daha çok eğlendi herhalde:) Daha çok alanda buluna plastik havuz ve içindeki oyuncak balıklarla ilgilendi ama yine de çimlerde koşturmak da çok hoşuna gitti.

Etkinliğin detaylarını buradan görebilirsiniz

Hemen fotolara geçelim


Balık havuzuna koşan Elora:)













 Etkinliğin onur konukları, profesyonel cosplayer Calssara ve Kamui röportaj sırasında


 Elora'nın kafasına da bir cadı ablası kendi şapkasını taktı:)



9 Aralık 2012 Pazar

Elora 1. yaşında ^_^

Bu yazıyı yazalı 1 sene geçti. Hayatımın en hızlı geçen senesiydi sanırım. Elf prensesi kızım Elora 1 yaşına girdi bile. DIY queen eşim Hesionka sayesinde süper güzel ve farklı bir doğum günü geçirdik. Doğum günü teması olarak korsan konseptini seçmiştik. Daha detaylı anlatımı ve fotoğrafları Hesionka'nın blogunda bulabilirsiniz, yakında koyar:) İşte birkaç teaser.







11 Ekim 2012 Perşembe

Bu aralar...

Ya blog olayından iyice koptuk, diyerek son dönemin meşhur blog yazı başlangıç cümlesi ile olaya giriyorum. Uzunn süredir neler yapıyorum biraz güncelleme yaziyim dedim.

Doğal olarak ve ne güzel ki boş zamanlarımın çoğu minik elf prensesi kızım Elora ile ilgilenmekle geçiyor:) Arada o uyurken doğan boşluklara film, Zbrush çalışma, dizi izleme, oyun oynama gibi attraksiyonlar sıkıştırıyorum. Her Cumartesi Pazar, Eloram sayesinde sabah 7-7:30 da uyanıyorum. Sabahları annesi hafta içinin yorgunluğunu bir nebze atarken biz de salonda oynuyoruz. Daha doğrusu Elora oynuyor ben bir ayağım rüya aleminde, başka boyutlarda gezerken bir ayağım da gerçek dünyada tutunmaya çalışıyorum:) İşte böyle bir sabahda bana "Uyuyor musun?" bakışı ile bakan Eloram:)


Oyun olarak bu ara Guild Wars 2 oynuyorum ve tek cümleyle "I am loving it!!"Çok vakit olmadığı için casual olarak takılıyorum, ama böylesi daha zevkli geliyor. Aylık bir ödeme de olmadığı için rahat rahat takılıyorum. Ama oyun çok çok güzel. Yıllar sonra Wow sonrası hüsrana uğratmayan bir MMORPG oynadım ve oynuyorum. Wow çok üzdü beni, Pandaren olayına asla alışamayacağım. Zaten aylık para vermek de çok saçma geliyor artık. İşte GW2 deki karakterim. Tabiki de Human Warrior Loreathan:D



Oyundaki mekanlar mükemmel, haritalar kocaman!

Neyse oyuna daha sonra detaylı değinirim, ama cidden grafikler ve oynanış mükemmel, bedava da, daha ne olsun:)

Diablo çok hayalkırıklığı oldu be:( Çabucak tükeniverdi. Hiç açmıyorum bile. Bu ara bir de zorluğuyla meşhur "Dark Souls-Prepare to die edition" oyununu kurdum. Malesef konsoldan şıftırtma olduğu içim ve Japonlar bu konuda çok başarısız olduğundan(evet başarısız oldukları bir konu var) bir kaç denemeden sonra zaten zor olan oyunda kontrollerden kafayı yiyip, daha ilk leveldaki iskeletler ağzımı burnumu kırıp kenara atınca, Fuck this shit man!, diyerek oynamayı bıraktım. Bir sürü oyundan bahsettim ama oynadığım günler ve saatler sayılıdır.

Uzun süredir bir başka uğraşım da Zbrush. Çok zevkli ve yaratıcılığı teknik zorluklarla sınırlamayan  bir digital sculpting programı. Duymuşsunuzdur da zaten. 

Ben Zbrush dışında,  her yapılan update ile bu kadar devrimsel kolaylıklar getiren başka program bilmiyorum. Aslında yüzeyde kolay olsa da, çok fazla detay ve parametresi, bulunan bir program. Ama temelde kullanıcı dostu ve çok zevkli. Şu ana kadar üzerinde çalışabildiğim ancak 3 model var. İlki bir dragon 2. olarak da Nosferatunun biraz daha genç halini yaptım. Bir kaç haftadır da, bir başka yaratık modeli üzerinde çalışıyorum. Renderin ve materiallar üzerinde denemelerim devam ettiği için sadece teaser halini göstereyim. 


Her neyse, eve gelip de biraz da olsun 3D yapmassam suçluluk hissediyorum. Madem geliştirmek istiyorum, mutlaka her gün zaman ayırmalıyım düşüncesindeyim. Bazen oyun daha tatlı gelse de bu böyle.

Yurt dışı seyahatlerim devam ediyor. En son yine İtalya'ya gittim. Uçak yolculuğunun en sevdiğim yanı, uyumak, veya da yeni çıkan ama kaçırdığım filmleri izleyebilmek. Son 2 yolculuğumda, Snow White and the Huntsman(güzel bence beğendim), Prometheus(iğrendim, hayalkırıklığım tavan yaptı), Dictator(koptum:), Justice League Doom(yarısını izledim bayağı güzeldi) filmlerini izledim. 

Hesi ile Eloram ananede kaldıklarında bana kalan boş zamanlarda ise Gantz ve Gantz A Perfect Answer filmlerini izledim. Zaten Mangası ve animesi süper olan Gantz'ı, live actiona da güzel uyarlamışlar. Özellikle ilk film çok başarılı. Gantz sevenlere tavsiye ederim.



İtalya seyahatinden bir kare. Fotoğraf makinemi götürmediğim için iphone ile idare ettim.


Evde ise Hesionka ile dizi olarak öncelikle Dexter yeni sezon!!! ve yeni keşfettiğimiz "İşler Güçler"i izliyorum. Ya işler güçleri geç keşfettik ama nasıl bayıldık anlatamam. Çok kaliteli espriler var, umarım yayın hayatı uzun sürer.

Hesime dövme seti aldık, çoktan duymusunuzdur. Ben de bir cesaret ona bir adet yıldız dövmesi yaptım :) Yalnız arkadaş, cidden zor işmiş. Hem canını yakmamak için dikkat ederken, bir yandan da yaptığım şeyin düzgün olması için ter döktüm. Neyse yüzümüzün akıyla çıktık. Ama o kadar hoşuma gitti ki. Bu konuda da kendimi geliştireceğim sanırım:)

Neyse şimdilik bu kadar. Bakalım bir sonraki yazım ne zaman olacak. Bu arada kafamda, kısa kısa film olarak çekmek istediğim bir kaç sahne var:)Vakit kalırsa bir kaç arkadaş onu yapmak istiyorum. İstediğim gibi olursa çok eğleneceğiz:)

9 Ekim 2010 Cumartesi

Yuki&Hesi playtime

Yuki ve Hesi iphone kablosu ile oynarken ^_^

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Japonya Seyahati 1. Gün

Evet sonunda Japonya seyahatimizin hikayesine başlıyorum. O kadar çok fotoğraf var ki bir kısmını buradan, geri kalanı ve buradakilerin daha büyük hallerini de flicker'a yükleyerek paylaşacağım herhalde.

Günlerce süren hazırlık ve araştırma sonunda, 25 Haziran'da yola çıktık. Havalimanına ulaşmak için Garanti Uçuş hattından kiralanabilen shuttle'ı kullandık. Gerçekten çok güzel bir hizmet, bize özel kocaman bir Wolkswagen minübüs yolladılar. Shop and miles Gold card üyelerine indirimli bir hizmet. Bu kartı kullananlara tavsiye ederim. Herneyse havalimanına vardık, checkinimizi yaptık, hala daha gideceğimize inanamayarak uçağımızı beklemeye başladık. Yine kartın verdiği avantajla Garanti'nin VIP salonunda zaman geçirdik. Ortam çok güzel, internete girmeniz için imac'ler, zaman geçirmeniz için bilardo, oyun salonu(daha çok çocuklar için ama içeride Wii vardı :D ) ve hafif yiyecek içecekler var.



Bir süre sonra uçağımızın vakti geldi ve uçağa geçtik.


Uçağın koltuğundaki ekrandan oynanabilen oyunlar ve seçilebilir filmler sayesinde 11 saat hemen akıp gitti. Aşağıda Hesi'yi bağımlılık yaratan becevelet illetini oynarken görebilirsiniz.

Uzun yolculuğumuz sonunda Narita Havalimanına vardık ve bizi Tokyo istasyonuna götürecek olan trene geçtik.


Tren gerçekten çok rahattı, 1 saatlik yolculuk su gibi akıp geçti.

Çantaları nereye koysam diye aranırken:)


Hesi dışarıyı çekerken ben de onu çektim :D


1 saat sonra Tokyo istasyonuna vardık ve metro ile Otelimizin bulunduğu Ikebukuro'ya geçtik

Oteli Japonya'da yaşayan ve bir Japon ile evli olan çocukluk arkadaşım Didem ayarladı. Gerçekten de süper bir yer seçmiş. Herşey elimizin altındaydı. Metro istasyonu da otele 1 dakika mesafedeydi. Metro istasyonuna yakın olmak önemli çünkü metroya bir dalınca heryere gidebiliyorsunuz.

Hemen bir duş alıp kendimizi dışarı attık. Yaz dönemi Japonya'da çok nemli ve sıcak oluyor, bu yüzden bazı günler gezerken bayağı bir zorlandık. Ama orada olmanın gazı ile haldır huldur gezdik. günde 8 saatten fazla yürümüşüzdür. İyi spor oldu:)

Ikebukuro sokaklarından görüntüler
Japon halkının en büyük eğlencelerinden biri olan Pachinko mekanlarından birisi. Genelde hep anime karakterleri, özellikle Evangelion karakterleri ile süslü oluyorlar.

Market keşifleri:)

One Piece adlı anime tam bir çılgınlık, heryerde bu anime ile ilgili ürünler bulmak mümkün.











Birçok restorantın vitrininde, içeride sunulan menünün balmumundan yapılmış örnekleri sergileniyor.

Pachinkocuların bir katında da bu kol ile oyuncağı almaya çalışma makinelerinden oluyor. Ama çeşitleri inanılmaz, şu aşağıdakine bakın mesela

Japonya'da heryerden bir şirinlik akıyor, mesela saç boyası kutuları:)





İlk gün bu kadar ^_^, 2. gün çok yakında :D








 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...