25 Aralık 2011 Pazar

Elf prensesi kızım Elora

Aylarca heyecanlı bekleyişin sonunda, elf prensesi kızım Elora'ya kavuştuk:) 3 haftalık oldu bile.

Baba olmanın nasıl kelimelerle anlatılamayacak bir his olduğunu anladım. Bunu benim gibi doğuma giren babalar daha derinden hissetmiştir. Doğuma girme kararını daha en başından almıştım, böyle bir anı kaçırmak gerçekten hayattaki en önemli anı yaşamamak gibi bir şey olur diye düşünmüştüm. Gerçekten de öyleymiş.

Hesi'nin spinal uyuşturması 30 dakika kadar sürdü. İşlemin bitmesini ameliyat kıyafetleri giymiş şekilde, doğum fotoğraflarımızı çeken nunu sakura ile beraber bir dinlenme odasında bekledik. Gerçekten içimde inanılmaz bir heyecan vardı, şu anda bile hala rüya anları gibi geliyor. Dinlenme odasında bazı doktorlar ve operatörler çay içip tv'deki garip programlara bakıyordu. TV'de de olabilecek en anlamsız programlar oynuyordu. Kekik yersen şöyle olursun, bi tarafına bilmemne yağı sürersen şuna buna iyi gelir vb.

Bir süre sonra odada sadece ben ve nunu sakura kaldı. O anda odanın telefonu çalmaya başladı. Tabiki de üstümüze alınmadık ve telefonu açmadık. 2 dakika sonra bir hemşire, bebeği çıkarıcaklar neden hala buradasınız diyince bizi aradıklarını anladık ve koridorlarda koşarak ameliyat odasına haldır huldur daldık. Hemen Hesi'nin yanına gittim ve beklemeye başladık. Gözümü doktorların yüzündeki ifadeden alamıyordum, acaba ters giden bir şey var mı diye düşünürken, doktorlardan birinin gülümsemeye başladığını gördüm ve rahatladım, belki sadece 30 saniye sonra bir diğer doktorun, Hesi'nin üzerine abandığını gördüm. O anda youtube'dan izlediğimiz videolardan bildiğim üzere bebeğin çıkmasına saniyeler kaldığını anladım. Hemşire de bana "İsterseniz ayağa kalkın bebek çıkmak üzere" diyince hemen ayağa fırladım ve hazır olan makinamla tek bir kare çekebildim, çünkü o anda Elora'mın ağlaması duyuldu ve tabi ben de bir yandan gülüp bir yandan ağlamaya başladım. Hemen video moduna geçip kızımın temizlenmesini çekmeye başladım. Dünyada daha büyük bir mutluluk var mı şu anda bilmiyorum. Sanırım olabilecek en büyüğünü yaşadım.

İşte doğum anında yakaladığım tek kare



Küçük kızım hızla büyüyor, ama ne kadar minik olduğunu fotoğraflarla anlatmak zor, yine de geçen gün çektiğim bir fotoğrafta bunu görmek mümkün.



İşte my preciousss Elf princess Elora:)


Babasının fantastik dünyasını bir kat daha fantastikleştirdi:) Ona elfler, cüceler, hobbitlerle dolu hikayeler anlatacağım, Miyazaki filmleri izleteceğim, hayal dünyasını hep renkli tutacağım:) Bu arada kız babası olmak, daha ayrı bir duyguymuş. Daha şimdiden hep benimle olsun yanımdan ayrılmasın istiyorum...


İsteyen herkese nasip olur inşallah, gerçekten dünyadaki en büyük hediye bu olsa gerek ve her türlü zorluğa değiyor. Doğumu annesinin ağzından dinlemek içinse buraya bakabilirsiniz:)


24 Aralık 2011 Cumartesi

Saw, Christmas

Tüm Saw serisindeki en zor seçim anı:)))


Merry Christmas and a Happy new year...WTF!!!

19 Aralık 2011 Pazartesi

Social network heroes

20111219-094051.jpg

11 Aralık 2011 Pazar

Diablo 3 Opening Cinematic

http://www.youtube.com/watch?v=Y9mUe5vHYzs&sns=tw

Diablo 3 gittikçe yaklaşıyor. En son yayınlanan videosunda Deckard Cain'in özlediğimiz sesi ve kendisi de yer alıyor:)Dün gece yarısı Hesionka Elora'yı emzirirken internette rastladım:)

30 Ekim 2011 Pazar

Halloween 2011

Geçen seneki Halloween partimizin üzerinden bir sene geçti. Ama bu sene daha farklı bir heyecanımız var;) bu yüzden bu sene parti yapmıyoruz. Yine de Halloween'i atlamayalım dedim ve şu aşağıdakini paylaşmak istedim :D

23 Ekim 2011 Pazar

My new retro game slippers

Geçenlerde yine İspanya'daydım. Tesadüfen şu aşağıdaki pofuduk terliklere rastladım ve tabi ki hemen atladım:)

19 Eylül 2011 Pazartesi

İlk defa fotoğraf çektirmek

Moğolistan'da ilk defa fotoğrafı çekilen insanların verdiği tepkilerle ilgili çok güzel bir video:)


[vimeo http://www.vimeo.com/27876709 w=600&h=425]

mongolia! from wiissa on Vimeo.

18 Eylül 2011 Pazar

Long Live Spartacus...

Uzun süredir hiç bu kadar üzülmemiştim...

25 Ağustos 2011 Perşembe

The Flight of the Conchords

Diziyi izlemeye hala başlamadım ama dizinin farklı bölümlerinde geçen şu 3 şarkıyı her gün dinlemeden edemiyorum:) Dizi hakkında daha çok bilgi için



[youtube http://www.youtube.com/watch?v=Bqxnm6t3QMw]


[youtube http://www.youtube.com/watch?v=bV_K4tJNKYI]


[youtube http://www.youtube.com/watch?v=_z5jU5nrlAo]
‎1:34'te yehehhe derken aynı Tarkan tip :D

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Fantastik maceralar serisi

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Yuki konuştu :D

Yok öyle Allah diyen aslan veya Anneeaaeaea diyen kediler gibi değil, sadece Camın dışında duran kelebeğe ulaşamayan kızımız, içten bir "A-oohh" patlattı eheheh:D

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=GM44VgR5-DY]

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Diablo 3 Live Auction House

Bildiğiniz gibi Diablo 3 ile gelen en büyük yeniliklerden biri de, Live Auction House. Yani bulduğunuz itemları gerçek paraya veya oyun para birimi ile satıp-satın alabileceksiniz. Buna istinaden çok komik bir karikatüre rastladım :D



 

5 Ağustos 2011 Cuma

Game of Thrones in 8 bit

Game of Thrones 1. sezonu izlemediyseniz, veya da izlemeye devam ediyorsanız spoiler dolu bir video. Ama çok eğlenceli ^_^detaylar harika.

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=suH1ff4jPTw]

27 Temmuz 2011 Çarşamba

İspanya Seyahati – Barcelona – 2. Gün

İspanya seyahati fotoğraflarına devam:)

2. gün müşteri ziyaretlerinden sonra direkt kendimi sokağa attım ve haldır huldur bu son günü mümkün mertebe çok şey görerek değerlendirmeye çalıştım. Önce otele yakın sokaklarda biraz keşfe çıktım.





Daha sonra koştura koştura önce Casa Battlo'ya gittim. Casa Battlo, Antoni Gaudi'nin müthiş eserlerinden birisi. Görebildiğime sevindim.






Buradan Gaudi'nin bir diğer muhteşem eseri olan Sagrada Familia'ya geçtim. Gerçekten inanılmaz bir eser. Ama malesef tam öğle vakti oradaydım ve fotoğraf çekmek bir eziyete dönüştü. Ayrıca bu eserin inşasına, Gaudi'nin ölümünden bu güne hala devam edilmesi nedeniyle, yine vinçler görüntü kirliliği yapıyordu.



Buradan da yine haldır huldur koşturarak Parque Güell'e geçtim. Sıcak inanılmazdı, ve parkınaşırı yokuş olan tarafından giriş yaptığım için, tırmanış bittiğinde ölüyorum zannettim. İçmek için aldığım suyun tamamını kafamdan aşağı boşalttım, 2 dakika sonra kurudu. Park başta hiç enteresan gelmedi, daha sonra ilerledikçe şu aşağıdaki meydana geldim. Burası Barcelona'yı yukarıdan gören bir meydan, turistlere çeşitli gösteriler yapan veya da hediyelik eşya satan insanlarla doluydu.











Günün kalan saatlerinde yine otel çevresindeki sokaklarda dolandım.




Aşağıdaki anıt ise Christopher Columbus adına yapılmış olan  Mirador de Colom














Akşama doğru yemek için sahile indim ve biraz dolandıktan sonra bir balık restaurantında günü tamamladım.


Otele dönüşte retro ürünler satan bir pazara rastladım ama malesef kapanmıştı. Son toplanan tezgahta gördüklerim;



İspanya seyahatim de burada tamamlandı.


Bu arada atlamışım, Madrid'den sonra Valencia'ya  bir müşteriyi görmeye günübirlik gittim. Bu seyahati ise bullet train diye adlandırılan aşağıdaki trenle yaptım ki 300km hızın tadına doyum olmuyor:D




300km hız sırasında bir video çekmeyi de ihmal etmedim:)


[youtube http://www.youtube.com/watch?v=3tUr3lI-LYI]


Wish I had a Portal Gun - Yeahh

Benim gibi Portal oyununu sevenlere :)


Edit: Malesef youtube'dan kaldırılmış, aldığım site de buraya embed etmiyor:(


Videoyu şu linkten izleyebilirsiniz.


 

20 Temmuz 2011 Çarşamba

İspanya Seyahati - Barcelona - 1. Gün

Barcelona'da otel yeri olarak şanslıydım, şehrin tam merkezinde, Barcelona Katedraline yürüme mesafesindeydim. Otel çok güzel olmasına rağmen, tek enteresan yanı metro geçtiği zaman odanın sarsılmasıydı O_O . Hemen fotoğraflara geçelim.





Katedral malesef restorasyon durumundaydı, fotoğraf şansı ancak bu vinçle beraber oldu.





Tam bu aşağıdaki kareyi diz üstü çökmüş şekilde çekmeyi bitirdiğimde, sağ taraftan USA'li bir kız(aksandan direkt belli oluyordu) "Bittiyse geçiyorum, tam böyle konsantre olmuş fotoğraf çekerken birisinin geçip fotoğrafı rezil ettiğinde yaşanan duyguyu iyi bilirim dedi" Ben de dizlerimin acıdığını farkederek zar zor kalkarken sadece "Yes" diyebildim:)



Alternatif giyim mağazalarının olduğu bir pasajın girişi:)


İstiklal Caddesi benzeri ara sokaklara çok rastlanıyor


Bir ara şöyle açık bir pazara denk geldim, ama tam kapanış saatiydi.



Girişteki dükkanlarda, inanılmaz çeşitli meyve suları satılıyordu.



Bu aşağıdaki caddede keşfettiğim bir cafede free wifi vardı. Direkt mail kontrol, foursquare checkin ve sosyal ağ durumlarını kontrol için burayı üs ilan ettim:)


Gece Barcelona'da böyle oluyor.


Madrid yazım için buraya bakabilirsiniz

 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...